Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Balık ve Kedi

İran filmlerine ilgim geçen yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi'nde düzenlenen İran Filmleri Haftası'ndan sonra başladı. Festival'de Ruhullah Hicazi'nin Bulutların Üstünde filmi kafamdaki İran sinemasından çok farklıydı ve başka filmler seyretmem için bende ilgi uyandırdı. 13. Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, !F İstanbul da İranlı yönetmen Shahram Mokri'nin siyasi olmayan gerilim türündeki filmi Balık ve Kedi'yi (Mahi& Gorbeh) gördüğümde ise mutlaka seyretmeliyim dedim. Dün hem filmi seyrettim hem de sürpriz olarak yönetmeni Shahram Mokri de oradaydı ve filmden sonra kısa bir söyleşi gerçekleştirdi. Balık ve Kedi filminin konusu !F İstanbul'un sitesinde şu şekilde yer almakta "Kamp yapmaya giden bir grup üniversite öğrencisinin, yakınlardaki restoranda insan eti servis edildiğini öğrendiği gerçek bir olaydan yola çıkan film…" Film 134 dakika ve tek bir plandan oluşuyor. Filmin imdb puanı 8,4. Filmde karakterler arası geç

Tüketmemeye Direnin

İstanbul   Shopping Fest   2013 08 – 30 Haziran tarihlerinde Alışveriş Merkezlerinin daha geç kapatılmasına neden olacak festival başlıyor. Gezi Parkı’nda AVM istemiyoruz diye yükselen seslerin arasından bir haykırış da AVM mağazalarında çalışanlardan gelse nasıl olur? Her yıl çoğalan alışveriş merkezlerinin pek çok insana da istihdam kapısı olduğunu göz ardı etmek haksızlık olur. Artı hepimiz içinde çeşit çeşit mağazalarıyla pek çok hizmeti barındıran bu yapılarda vakit geçirmeyi seviyoruz. Aksini iddaa etmek yalancılık olur. Fakat bu sistemdeki yanlışlıkları görmezden gelmeyi gerektirmez. Onlar; haftasonu izin kullanamazlar, resmi tatil ve bayramlarda çalışırlar (çünkü her türlü kurum kapalıdır ancak AVM’ler kapatılmaz), çalışanlardan esnek çalışma saati beklenir (bu da 12 saat ayakta durmak demektir), sayım yapan mağazalarda siz dışarıda söylenirken içeride iki gündür dışarı çıkamamış insanlar vardır gibi… Tüketimi çılgınlığa dönüştürmenin ekonomiye katkısı

Manen Kadın Olmak

Osmanlı Dönemi  Kadın Hakları Tartışmaları Yıl 1912 Fatma Nesibe Hanım 300 kadın dinleyici önünde konuşuyor: -Ah, evet diyorlar ki: ”Kadınlar hangi haktan bahsediyor? Hakları varsa hilkatten istesinler (yaradılış)! Ondan şikayet etsinler... Onları manen, maddeten zaif 1 ve kabiliyetsiz yaradan biz değiliz a!.. Kuvvetin zaife galebesi 2 ! Bu pek tabiidir. Ve muvazene 3 , kainatın en büyük kanunudur.” Fakat aldanıyorlar, sizi temin ederim ki aldanıyorlar, hanımlar! “Maddeten...” kaydına itiraf edelim, inanmaya mecburuz. Bu böyle! Ah, şu zaif kollarımda kuvvet olsaydı. Hilkat bana demir pençe, sert bir kalp verseydi, yapacağım ilk iş, birçok erkeğin kafasını paralamak olacaktı!... Fakat “manen” bunu kabul edemeyiz hanımlar... (Kaynak Aynur Demirdilek Araştırmasından) * Yazıma bir alıntı ile başlamak istedim. Çünkü zaman değişir ama kadınlara bakış açısı değişmez diyorum.  Aradan 100 yılı bırak artı 1 yıl daha geçmiş sizce kadınların aciz ve kabiliyetsiz görülmesinin önüne